Algılar yönetiyor, olgular değil!

İletişim,
sonuç odaklı

bir süreçtir. Bu söylemi sık sık tekrarladığımı düşünüyorsanız, yanılmıyorsunuz. Neyi, ne kadar iyi söylediğinize, kendinizi nasıl ifade ettiğinize bakılmaz… Stratejik olarak hedeflediğiniz sonuca -ki buna iletişim terminolojisinde ‘iş hedefi’ denir- hangi oranda ulaşabildiğinizdir
kritik başarı faktörü.

15 milyon kişinin pazar günü gidip tek adaylı bir
yoklamada

oy kullanması mı hedeflenmiştir? Hadi diyelim verilen rakam abartılı ya da yarısı yalan… Bu muydu
hedef

?!
Saraçhane Meydanı

’nın her bir tarafını, 1 milyon diyorlar, hadi doğrusu 500 bin kişi olsun… Gerçi çok da fark etmez; algılama 1 milyon kişi mi? 1 milyon kişi! Bu muydu
hedeflenen

?!

ABD’de olsak, şimdiye kadar en az 4-5 tane araştırma (poll) yapılmış, yayınlanmıştı… Bizde o yok; ama tahminler var:

Halkın yüzde 60’tan fazlası olayın hukuki değil,
siyasi

olduğuna inanıyor…
İmamoğlu

çıkıp “Suçluyum, yaptım bunları” dese bile “Hayır, yapmamıştır; yok yere suçlanıyor” diyeceklerin oranı ile suçlamalardan beraat etse dahi “Mutlaka yapmıştır” diyeceklerin oranı herhâlde aynıdır… Yani olayı algılar yönetmektedir, olgular değil! Hedeflenen bu muydu?!
Daha önce de konu etmiştik;
KONDA

’nın 2022 araştırmasında “Türkiye’deki adalet sistemine güveniyor musunuz?’’ sorusuna “Güvenmiyorum’’ diyenlerin oranı
yüzde 69

olarak saptanmıştı. Bir başka şirket de aynı soru bağlamında
yüzde 74

sonucuna ulaşmıştı… Bu soru bugün sorulsa sonuç, yüzde 80’lere çıkmış olabilir. Bu muydu hedef?!
Peki
CHP

’nin
Olağanüstü Kurultay

kararına ne demeli?..
Özgür Özel

nedenini açıklıyor: “Partiyi olağanüstü kurultaya götürmek suretiyle kayyum girişimlerinin önünü kestiğimizi tüm Türkiye’ye ilan ederiz…” Bir başka deyişle, bu kararla “Kayyum siyasi bir hamledir, hükûmet seni engellemek istiyorsa suçlu da olsan suçsuz da kayyumu getirir” algısı bir güzel beslenmiştir… Hedef bu muydu?
Özgür Özel son derece agresif mesajlarla
‘söylem odaklı’

ve hiçbir kanıta dayanmayan reddiyelerle siyasi iletişimi yönetirken;
Cumhurbaşkanı

’nın katıldığı iki iftar davetindeki konuşmalarındaki söylemler hariç iktidarın
hakikate

ve gerçeklere sığınarak ya da
kanıta

dayanarak pozisyon almasının sonucu budur…

Olması gereken ise söyleme söylemle karşılık vermektir… Kanıtla değil…

Zenginlik ve stres

İş Bankası Kültür Yayınları

’nı çok beğenerek, ayrıca ülkemiz ve kültür birikimi adına memnuniyetle takip ediyoruz. Dile kolay, neredeyse 70 yaşında bir kurum. Kurucusu
Hasan Âli Yücel’

den miras stratejik düşünme ve entelektüel tecessüs ile şekillendirdiği yayıncılık anlayışıyla kütüphanelere çok değerli hazineler katıyor.
O nedenle kıymetli kardeşimiz, İş Bankası Kurumsal İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Suat Sözen

Bey’in teveccüh gösterip gönderdiği kitapları görünce bayram hediyemizi erkenden almış gibi sevindiğimizi itiraf etmeliyiz.
Žižek

’ten
Bartes

’a, Gelibolu’dan Osmanlı İmparatorluğu’na hem Batı felsefesinin önemli kalemlerinin eserlerinin yer aldığı hem de bizim tarihimizin köşe taşlarının değerlendirildiği çalışmaları içeren bir paketti bu…
Bizim ajanstaki arkadaşlar da masadaki yükseltiyi hemen fark edip başına toplandılar; kendi aralarında bir okuma sırası yaptılar. Kitaplar şunlardı: Slavoj Žižek “Uyanmak için Çok Geç”;
Roland Barthes

“Albüm: Yayınlanmamış Yazışmalar ve Metinler”;
Joachim Zelter

“İşsizler Okulu”;
Nader Sohrabi

“Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da Devrim ve Meşruiyet”…
Ben biraz geride durmayı tercih ettim açıkçası,
Başar Eryöner

’in kitabını çoktan kolumun altına sıkıştırmış olmanın rahatlığı da vardı tabii… “Gelibolu’da Bir Yıl: Fotoğraflar, Kartpostallar ve Propaganda Kartlarında Çanakkale Muharebeleri” adlı bu eserden geçen hafta, şanlı
18 Mart Zaferi

’nin yıl dönümünde haberdar olmuş, çok da merak etmiştim… Hani “Kitap ruha ilaçtır” derler ya… Suat Bey’in bu zarif düşüncesi ve gönderdiği kitaplar da tam öyle oldu!.. Zihinsel zenginlik kaynağı oldukları kadar stres yarattıklarını da itiraf etmeliyim… O kitaplar okunmadıkça da bu stres devam edecek gibi görünüyor…
Perakendenin ‘zirvesi’ yakın…

Bain & Company Türkiye

, “Türkiye 2025 Perakende Görünümü” başlıklı bir analiz yayınlamış. Enflasyonun düşüşüyle tüketici harcamalarının dengelendiği belirtilen çalışmada, perakende pazarının
13 trilyon TL

’yi aşması ve mağaza satışlarının yaklaşık
yüzde 35

, e-ticaretin ise
yüzde 50

oranında büyümesi öngörülüyormuş.
Kârlılığı artırmak için yenilikçi stratejilere ihtiyaç duyulduğu belirtilen analizde perakende sektörünün başarılı olmak için odaklanması önerilen
beş stratejik öncelik

de yer almış:
1. Değer Önerisinin Yeniden Tanımlanması:

Rekabette avantajı, müşterilerin değer algısını hedefleyen ve ölçekleyebilen perakendeciler sağlayacakmış. Özgün markalar ve uygun fiyatlandırma stratejileri, finansal olarak daha iyi performans gösterilmesine yardımcı olacakmış.
2. Sadakatin Yeniden Şekillendirilmesi:

Tüketiciyle etkili sadakat programları ve finansal teşviklerin ötesine geçerek duygusal bağlar kurulması, kişiselleştirilmiş deneyimler ve özel ayrıcalıkların, müşteri sadakatini artırabileceği belirtilmiş.
3. Tedarik Zincirinizi Modernize Edin:

Tedarik zincirinin dayanıklılığını artırmak için dikey entegrasyon, dijital ikizler ve akıllı envanter yönetimi gibi teknolojileri kullanarak operasyonel esnekliğin artırılması önerilmiş.
4. Teknoloji ve Yapay Zekâ ile Maliyet Verimliliğini Artırın:

Üretken yapay zekâ ve diğer gelişen teknolojilerle operasyonel süreçlerin optimize edilmesiyle maliyetlerin düşürülmesi ve verimliliğin artırılması ifade edilmiş.
5. Geleneksel Perakende Dışındaki Alanlarda Büyüyün:

Perakende medya ve pazaryerleri gibi yeni iş modellerine yatırım yapılmasıyla gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve müşteri tabanının genişletilmesi önerilmiş.
Ülkemizin iş dünyasının, özellikle de perakende sektörünün Kuzey Yıldızı’nın, 2001’den bu yana
Soysal Eğitim ve Danışmanlık

tarafından hayata geçirilen “Perakende Günleri” olduğuna inanırız. Bu konuların ve daha fazlasının büyük çoğunluğu üst düzey yönetici olan on binden fazla katılımcıyla masaya yatırılacağı etkinlik, 28-29 Mayıs 2025 tarihlerinde
Haliç Kongre Merkezi

’nde düzenlenecekmiş. Ciddiyetle takip etmekte hem finansal hem de duygusal pek çok fayda var…

Related Posts

Bir zamanlar Ülker’in ortağıydı! Çikolata devi iflasla karşı karşıya

Türkiye’nin önemli çikolata üreticileri arasında yer alan Modern Çikolata, mali sorunlar nedeniyle konkordato başvurusunda bulundu. Bir dönem Ülker’le ortak projelere imza atan şirkete üç aylık iflas koruma kararı verildi.

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay: Zam görüşmelerinde bir arpa boyu yol alamadık

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay: Zam görüşmelerinde bir arpa boyu yol alamadık

Enflasyon beklenti anketi açıklandı: İşte en düşük emekli maaşı için ilk ihtimal

AA’nın ekonomistlerle yaptığı haziran ayı enflasyon beklenti anketi sonuçlarına göre haziranda enflasyon yüzde 1,53 olacak. Haziranda emekli aylığından memur maaşlarına kadar pek çok kaleme zam gelecek. İşte olası senaryoya göre emekli maaşları…

Bugün son gün: 140 bin lira ceza ödemeyin!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) kapsamında vergi mükelleflerine getirilen yeni zorunlulukta 30 Haziran son gün. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil taşıtlara Taşıt Tanıma Birimi (TTB) taktırmayan kullanıcılar, 7 bin TL ile 140 bin TL …

TÜED Genel Başkanı Ergün’den Emekliler Günü mesajı

Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün, “hükümetten öncelikle emeklilere 3 Temmuz’da açıklanacak olan TÜFE rakamlarının üzerine seyyanen bir zam uygulanmasını, en düşük aylığın da açlık sınırı seviyesinin üzerine çekilmesini beklediklerini” bildirdi.

Karpuzu 2 liraya satamayan çiftçi isyan etti: Tövbeler olsun, bir daha ekmem

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde çiftçi Soner Cankurt, ektiği karpuzun tarlada kaldığını belirterek, “Maliyetler 3-4 katına çıktı. Raflarda kilosu 20 lira, biz 2 liraya satamıyoruz. Bir daha karpuz ekmeyeceğim, tövbeler olsun. Çiftçiliği bırakıyoruz …