İsrail Güçleri, Sivillere Karşı Korkunç Saldırılar Gerçekleştirmeye Devam Ediyor
Hükümetin Medya Ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre, İsrail güçleri, İsrail-ABD destekli sözde insani yardım merkezlerinde savunmasız sivillere yönelik korkunç katliamlarına devam ediyor.
Açıklamada bugün, Refah kenti ve ‘Netzarim Koridoru’ bölgesinde toplanan ve açlıkla mücadele eden sivillere ateş açarak 13 kişinin hayatını kaybettiği, 153 kişinin yaralandığı saldırılardan bahsedildi.
İnsani yardım çalışmaları adı altında kasıtlı cinayetlerin yaşandığı belirtilen açıklamada, bu sözde yardım merkezlerinin faaliyetlerinin başladığı 27 Mayıs’tan bu yana hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 125’e, yaralıların 736’ya ulaştığı ve 9 kişinin de kayıp olduğu belirtildi.
Açıklamada ayrıca, İsrail ve özel ABD güvenlik şirketlerinin kontrolündeki bu merkezlerin, açlıkla mücadele eden insanları doğrudan ateşli silahlar ve patlayıcılarla hedef aldığı kanlı tuzaklara dönüştüğü vurgulandı.
Hükümetin Medya Ofisi’nin önceki açıklamasında, 27 Mayıs-6 Haziran tarihleri arasında söz konusu dağıtım merkezlerinde gerçekleşen saldırılarda 110 kişinin hayatını kaybettiği, 583 kişinin yaralandığı ve 9 Filistinlinin ise cesedine ulaşılamadığı ifade edilmişti.
ELEŞTİRİLERİN HEDEFİNDE
Bu yılın şubat ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde kurulduğu iddia edilen “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın arkasında ABD ve İsrail hükümetlerinin olduğuna dair haberler çıktı.
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Gazze’deki Filistin hükümeti, bu vakfın Tel Aviv ve Washington yönetimlerinin amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiğini belirtiyor.
Uluslararası medyada çıkan haberlere göre, bu vakıf aracılığıyla Gazze’ye yardımların dağıtımında BM ve diğer bağımsız yardım kuruluşlarının saf dışı edilmesi hedefleniyor.
Vakfın kuruluşundan bir gün önce istifa eden İcra Direktörü Jake Wood, yardım planının insanilik ilke ve değerlerine uygun olmadığını ve tarafsızlık, insanlık ve bağımsızlık ilkelerinin asla göz ardı edilemeyeceğini belirtmişti.